21 Ocak 2021 Perşembe

Benimle sevişir misin ?



1.Bölüm/Bakışma





Merhaba! Ben Beyza Çehre. 17 yaşındayım. Omuzlarımda kahverengi saçlarım ve kahverengi göz rengine sahibim. Boyum uzun değil, 159 ve kilom 48.

Bugün yeni okuluma gidecektim. İstanbulda ev değişikliği yaptığımız için okulum değişmek zorunda kalmıştı. Hem ekstra derslere para ödemek yerine özel okula gidecektim.

Özel Banker Koleji'ne giriş yaparken etrafı inceledim. Okul gayet güzeldi. Benim için avantaj herkesin yeni olmasıydı. Okul yeni açılmıştı ve kimse birbirini tanımıyordu. Zorluk çok çekeceğimi sanmıyordum.

Sıra olma işlemi biterken sınıfımı bulmaya çalışarak okulu turladım. Birinci kattaydı sınıfım.

11-B

Sınıfa girerken orta sıranın en arkasının boşluğuna sevinerek hızla oraya oturdum. Sıranın en önünde oturan kız sınıfa girdiğim an dikkatimi çekmişti. Önümde oturan ve birbirini tanıdığı belli olan kızlara,

"Bakar mısınız? Şu en öndeki kızı çağırır mısınız?"

Seslenmelerini beklerken değinmeden geçemeyeceğim. Dışarıdan çok dışa dönük dursamda fazlasıyla çekingendim. Kız yanıma otururken gülümsedim.

"Ben Beyza,"

Derken samimi gülümsememi yolladım. Bana gülerek cevap verirken kanım ona ısınmıştı.

"Bende Dilara."

Ufak bi sohbete girişirken sınıfı inceledim. Erkekler hemen birbiri ile kaynaşırken kızlarda yavaş yavaş kaynaşıyordu. Babamla kayıt olmaya geldiğim zaman içimden bu okulda birçok anım olacağı ve birsürü şey yaşayacağım içime doğmuştu. Kendimi bu koridorlara ait hissetmiştim.

Buraya ait miydim?


..

Servislere dağılırken derin nefes aldım. Hocalarla tanışma, sınıfta kendini tanıtma ve bir sürü şey beni boğmuştu. Serviste tekli koltuğa otururken kişilere pek dikkat etmedim. Servis hareket ederken kulağıma kulaklığımı geçirerek insanlardan uzaklaştım. Arkadaş edinene dek böyle kendi kendime takılacaktım.

...

İki hafta olmuştu okul açılalı ve arkadaş ortamım olmuştu bile. O ilk gün tanıştığım Dilara, aynı sınıftan olduğum Ayşe ve Zümrüt. Aslında Zümrüt, Meryem ve Şebnem ile daha çok takılıyordu ama genede birlikte oluyorduk.

Müdüre evde unuttuğumuz kayıt forumlarını verdik ve odadan çıktık. Koridorla gülüşerek ilerlerken ileriden bizden büyük olan ve okulda ilk defa gördüğüm onikinci sınıflar dikkatimi çekmişti.

Ortalarında zayıf ve fazlasıyla uzun ama arkadaşlarının yanında kısa duran gülerek ilerleyen çocukla gözlerimiz birleşirken kalbim teklemişti. Kızlara gülerken bi yandan ona da gülüyordum. O da bana gülüyordu.

Okul kapısına ilerlerken hala gözlerimizi birbirimizden ayırmıyorduk. Biz merdivene ilerlerken bana bakmayı sürdürerek kapıdan ters geçerken kıkırdadım. Bana gülümserken artık kafamı ondan çevirmiştim.

Bu da neydi böyle? Kalbim 'bu çocuk senin ilk sevgilin olacak' diye fısıldarken kalbim deliler gibi atıyordu. Bana bakmak için sırf kapıdan ters geçmişti. Sakinleşerek gülerken kızların konuştuğu konuya ortak olmaya çalıştım.

Çıkışta servislere dağılırken gene tekli koltuğa oturdum. Tekli koltuğun en önü boş kalınca oraya oturmak zorunda kalmıştım. Nur birlikte oturmak istese de oturmuştum.

Servia kalkacağı sırada o kapıda gördüğüm altı kişili erkek grubundan beşi bizim servise binerken o bakıştığım çocukda ordaydı. Bana bakarken istemsiz heyecanlanmıştım.

Serviste yer olmadığı için tabureye otururken bana dönüktü. Arkadaşları ile gülüşürken arada espirilerine kulak misafiri oluyor ve gülümsüyordum. Komikti.

Bana bakıp durduğu için bende ona bakıyordum. Heyecanlanmamın sebebini inanın bilmiyordum. Bir saatin sonunda benim inme yerim gelirken Nur'la aşağı indik. Hala bakıyordu. Fazla bakmayarak ilerlerken aklımda yer edinmişti bile.

...

Meehaba! Şimdi diyorsunuz ki ayrıntısız geçmişsin çoğu yeri diye. Evet biliyorum ama daha çok onla beni size anlatmak istiyorum. Diğer ayrıntılar ile kafanızı yormadan olayı bize bütünlüyorum. Ve belirteyim ki bazı kısımlar gerçeklerken esinlenirken bazı kısımlar hayal ürünüdür. Tamamiyle benim hayatım diyemem ama bazı kısımları aktarıyorum.

Karanlık


Karanlıktı heryer. Bu lanet oda da başbaşa kalmıştık. Nefes sesleri kulağıma geliyordu. İçim yanıyordu. Ona deliler gibi aşıktım. Ben odanın bi ucunda o bi ucundaydı. Birbirimize bakacak yüzümüz yoktu. Ama kalplerimiz birlikteydi.

Nefesini yanımda hissedince, karanlık odada etrafı net görmeyi denedim. Ama göremiyordum birşey. Ellerimi etrafta gezdirirken yanımda ki bedene yani ona çarpmıştı. Hızla elimi çektim.

"Git."

Dedim sessizce, nefes alışverişlerini duyuyordum ve nefesi yüzüme değip geçiyordu.

"Gidemem."

Demesiyle gözümğ kapattım. Kokusu burnuma doluyordu. Derince hissederek nefes aldım. Onu çok özlemiştim. Onu deliler gibi özlemiştim. Hasret kalmıştım varlığına.

Burnumun ucunda ki nefesini içime çektim. Herşey ona hastı. Benliği, güzelliği..

Anlını anlıma yaslaması ile gözlerimi açmadım. Hemen yanıbaşımdaydı. Ama arada bi engel vardı. Gururum vardı.

"Git."

Dedim tekrar. Nefesi yüzüme vuruyordu ve etkileniyordum. Alev alıyordum yavaş yavaş.

"Gi-de-mem."

Dedi heceleyerek o güzel sesiyle,

Dudağı dudağıma değince elektrik akımı alıyorcasına titredi naciz vücüdum. Sadece değiyordu ve beni bitiriyordu.

Gururumu hiçe sayarak dudaklarımı araladım. Hızla her hücrem bayram ederken, titriyordum.

Elleri belimde ki yerini alırken, üst dudağını özlemle emdim. Onu seviyordum.

Alt dudağım onda esir olurken sessizce inledim. Ellerimi saçına koyup yolmaya ve oynamaya başladım.

Öpüşmemiz derinleşirken saçından sertçe tutup geriye çektim kafasını ve öpüşmemizi böldüm.

"Git."

Dedim tekrar ve ondan uzaklaşmaya çalıştım. Beynim tepki veremiyordu. Heryerim alev alevdi. Ağzımda onun tadı vardı. O küçük anda dahi üstüme hemen sinmişti kokusu. Her zerrem oydu. Karnımdaki kelebekler daha fazlasını istiyordu.

"Ben senden gidemem. Bunu biliyorsun."

Dedi ve elini boynuma koydu. Diğeri hala belimdeydi. Köprücük kemiğimde oyalanıyordu elleri. Dokumduğu yerler alev alırken bağırdım.

"Ona dokunduğun ellerle bana sakın dokunma! Öpme bir daha beni! Sadece git!"

Diyerek elini iteledim ve sürünerek ondan uzaklaşıp odanın diğer köşesine gittim.

"Onunla oynadım. Ama seninle hayır! Seni seviyorum ben!"

Dedi sitem ederek,

"Yalan söyleme bana! Beni hiç sevmedin!"

"Delirtme beni! Sevdim seni ben! Ve hâlâ da seviyorum. Senden başkası girmedi gönlüme!"

"Sus!"

Diyerek kulaklarımı kapattım. Öyle bi kelime cambazıydı ki. Beni kandırabilirdi. Sıkıca kapattım kulağımı ve gözlerimi yumdum.

Aramıza şuana kadar sokmadığım gururum artık aramızdaydı. Yaptığı yanlış haddini aşmıştı. Evet ona aşıktım ama artık gurur vardı. Ve gurur çok tehlikeli bir arabozandı.

Fısıltı


"Mükemmelsin"

Diye fısıldayarak yüzüne baktım ve ellerimş yanağına koydum. Gözleri öyle anlamlı bakıyordu ki, hayrandım ona,

"Birdaha o çocukları yanında görmeyeceğim."

Diye ters ters baktı bana,

"Sakin olur musun? Bir daha olmayacak öyle birşey, "

"Sakın Beyza sakın bak!"

Diyerek tekrar sinirlenmesi ile gözlerini elimle kapattım ve dudağına küçük ni öpücük bıraktım. Hala gözünü kapatıyordum. Tekrar dudağına yaklaşıp bu sefer karşılıklı ama kısa bi öpücük koyup ayrıldım.

"Aile var burda oğlum aile!"

Diyen Yıldırım'a döndüm. İsyankar bi şekilde bakıyordu. Mustafa'da ellerimi gözünden çekip,

"Hadi otur işine bak,"

Diyerek bana döndü tekrar.

"Yaptığımız çok yanlış, "

Diyerek sırıttım ve arkama yaslandım.

"Bence biz en güzel doğruyuz."

Demesiyle içimdeki sevginin sıcaklığıyla ona döndüm.

"Seni çok seviyorum biliyor musun?"

Diyerek sıkıca kolları arasına girdim, sıkıca kaburgalarının içine almak isterce sıkarken beni, gülümsedim. Biz kesinlikle en güzel doğruyduk ve çok güzeldik. Aşkla tutuşan gönlümle sıkıca sarıldım, hiç bırakmayacak gibi, sıkıca sarıldım..


"Bana bak."

Diyerek çenemi tutarken utançla hala yüzüne bakmadım. Kalbim deliler gibi atarken nasıl bakardım yüzüne.

"Yüzüme bak Beyza, "

Diye diğer elini yanağıma koyarken karnımda filler zürafalar çifleşiyordu. Vücudumu elektrik akımı kaplarken derin nefes aldım. Kalp atışım haddini aşmıştı.

"Offff,"

Diyerek kaçmaya çalışmamla belimden çekerken beni, diğer eli ile çenemden tutarak kafamı kaldırdı. Ufacık bir süre gözlerine bakarken kalbim uçuşa geçmişti.

"Kalp krizi geçireceğim yeter."

Diyerek elimi göğsüme koydum. Utançla geri çekilmeye yeltenirken fısıldadı.

"Dayanamayacapım öpeceğim yeter."

Diye beni tehdit ederken nefesim kesilirken yanaklarıma hücum eden kan ile gözüne şaşkınca baktım. Bana aşkla bakarken usulca yüzüme yanaştı.

Aramızdaki mesafe kısalırken nefesim kesiliyordu. Hatta gerçekten kalp krizi geçiriyordum. Dudaklarımın üstüne dudağı değerken gözüm usulca kapanırken elektrik akımı vücudumu sarmıştı tekrar.

Sadece duruyordu dudağımın üstünde ve dudağım yanıyordu. Karşılık vermediğim için öpemiyordu. İstekle karşılık vermem için öpmeye çalışırken nefes alamıyordum. Alt tarafımda bi yerler alevlenirken kafamı yan çevirdim.

Dudağı yanağıma değerken derin nefes verdi. Eli saçıma dolanırken göğsüne sarıldım ve soluklanmaya başladım. Ölecektim heyecandan. Ayaklarım tutmazken yere yığılacağım an hızla belimden tuttu. Yere düşerken beni tuttuğu için düşmem hafif olmuştu.

Ellerimi yüzüme örterken nefeslenmeye çalıştım. Heyecandan ve aşktan kesinlikle kendimi kaybediyordum. Ayağımda derman kalmamıştı.

"Sen gerçekten heyecandan bayıldın mı?"

Derken nefes almaya çalıştım.

"Sana aşığım derken yalan söylemiyordum herhalde, "

Derken yere oturmuştu. Beni bacağının arasına alırken sıkıca sarıldım.

"Ah deli kız! Ah! Bi öpemeyeceğim seni gitti."

Diyerek keyiflice ses çıkarırken bi eli belimde oyalanırken diğeri saçımdaydı. Kalbim sakinleşmeye çalışırken gözlerimi kapattım. Kokusu burnumu istila ederken sıkıca sarıldım. Huzurlu bi uyku istiyordum.

Cıvıltı



Yüzümü okşarken huzurla ona baktım. Cafe'nin minderli köşesinde bağdaş kurarak karşılıklı oturmuştuk.

"Acaba diyorum, annene bugün Dilara'larda kalacağım desen? Bize gelsen? "

Diye şebekçe yüzüme bakarken kaşlarımı çatarak dediğini düşündüm.

"Sonra annem bunu öğrense, beni kesse, ne diyosun sevgilim?"

"Ya n'olcak ki ya? Bi kere sarılarak uyuyamayacak mıyız biz?"

Demesiyle derin nefes verdim.

"Evlendiğimiz zaman yaparız bunu,"

Dememle yüzünde sapıkça bir ifade oluşurken diyeceği şeyden korkmuştum.

"Evlenince yapmamız gereken şeylerden bazılarını yaptık diye düşünüyorum hatta sarılmaktan daha fazla şeyler ama neyse. "

Demesiyle al al olan yanaklarım ile suratına somurtarak baktım.

"Sen bundan sonra o dediğin şeyleri yapabileceğini mi düşünüyorsun?"

Derken zafer edasıyla güldüm.

"Sen ne fenasın,"

Derken daha fazla güldüm.

"Evlenmeden yanyana oturmamız çok yanlış. "

Diye ciddi olmadığım ciddiyetimle ayağa kalkmaya yeltenmemle hızla elimden beni çekmesiyle hafifçe üstüne düştüm. Ellerim göğsü be omzundayken şaşkınca suratına baktım.

Dudağıma bakarken geri çekilmeye yeltenmemle belime yerleşen eli ile yutkundum. Etrafta ki bazı insanlar bize dönerken boğazımı temizledim.

Kızaran yanaklarımla,

"Herkes bize bakıyor, "

diyerek geri çekilmeye çalışmamla,

"İnan hiçbirşey umrumda değil. "

Demesiyle tekrar geri çekilmeye çalışarak bu sefer geri çekildim. Oturuşumu düzeltirken derin nefes aldım.

"Bence sen şu kalma meselesini bir düşün."

Derken bana ayağa kalkıp hesabı ödemeye giderken telefonuma baktım. Arama ve mesaj yoktu. Saat de daha 14.15'ti.

Melis'e yanıma gelmesi için mesaj atarken arka üst katta ki merdivenden Ahmet ile geliyordu.

Mustafa beni beklerken çantamı alıp yanlarına gittim. Ahmet, Melis'le vedalaşırken,

"Eğer sizde kalırsam annen gil sizde mi olacak?"

Diye fısıldamamla gözü parladı.

"Başbaşa kalmamız için evden göndermek isterdim ama evet evde olacaklar. Ama odamda da başbaşa kalacağız."

Diye kulağıma yaklaşırken yanağıma öpücük bırakıp suratıma gülerek baktı.

"Yok ben seninle falan kalamam baksana şu haline! Sanki evleniyoruz."

Dememle ciddiyetle,

"Merak etme istemediğin birşeyi sana zorla yaptıracak değilim."

Derken bende ciddileşmiştim. Ne alakası vardı bunun o konuyla,

"Saçmalama istersen,"

Derken moralim bozulmuştu.

"Gayet bana sapık muamelesi yaptın!"



Diye ciddi durmaya çalışırken gülmesini tuttuğunu anlamıştım. Gözümü devirirken yan masada oturan iki kız Mustafa'ya farklı bakışlarla bakarken sinir basmıştı.

"Şu kızla sana mı bakıyor?"

Derken,

"Hangi kızlar?"

Diye kafasını çevirirken hızla çenesinden tuttum.

"Sakın oraya bakayım deme! Oraya değil hiç bir kıza bakayım deme!"

Diyerek dudağına yaklaşıp minik bi öpücük bıraktım. Geri çekilmemle sırıtarak bakıyordu.

"Ya bütün kızlar bana mı baksa ne?"

Derken gözlerimle ateş etmeye başladım.

"İnan bir dahakine öpmem, giderim o kızın orada iki gözünü eline veririm."

Diyerek dışarı çıkmamla kahkası ile arkamdan geliyordu.

"Ya sen beni kıskandın mı?"

"Sana aşığım, ve hiç bir kız sana bakamaz. Baksa bile seni benden alamaz."

Dememle arkamda bir yere ciddiyetle bakıyordu. Bana sert bakışlarını çevirirken üstümü süzüp hızla ceketini çıkardı. Bana yaklaşıp ceketi belime bağlarken,

"Sana aşığım, ve hiç bir erkek sana bakamaz. Baksa bile seni benden alamaz."

Derken hala çok ciddiydi.

Üstüme doğru gelirken iki adım arkamda ki duvara sırtım değmişti. Hala çok sertti yüz ifadesi.

Elimi çenesine koyarken,

"Sakin ol."

Diye fısıldadım. Fısıldamamla dudağıma doğru eğilmiş ve dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Kalbim level atlarken karşılık vermedim. Üstüme abanıp dudağımı ıstırması ile acıdan inleyerek saçını geriye doğru çektim.

Dışarıdan çok yanlış anlaşılabilirdi ama aslında öyle değildi. Zonklayan dudağımı emerken omuzundan geriye iterken saçını da çektim. Kafası geriye giderken sinirle duvarla onun arasında ki esaretten kurtuldum.

Melis şaşkınca bana bakarken sinirle soludum.

"Kızım n'aptınız siz?"

Derken elimi saçımdan geçirdim.

"Çok sinirliyim Melis sakın birşey deme! Ya kaç kere dedim beni insan içinde öpme diye ya! Kaç kere dedim! Ya tamam ara sokakta olabiliriz az insanda olabilir ama öpmeyecek ya! Kuduruyorum resmen!"

Sinirle ayağımı sallarken sakin olamıyordum. Ellerini belimde hissetmemle hızla geri çekildim.

"Sakın!"

Derken yüzüne bakmıyordum.

"Ne sakın ya! Allah Allah çıldırtma kızım beni!"

"Ne çıldırtma ya! Kaç kere dedim sana insan içinde yapma diye! "

Hafif bağırarak gözlerine baktım.

Açtığım mesafeyi kapatıp,

"Sen benimsin. Şimdi şu tavrını kes ve yürü."

"Sadece git Mustafa! Tamam mı? Sinirliyim git!"

Diyerek Melis ile yürümeye başlamamla omzumdan sertçe beni kendine çevirmesi ile sarsılarak sinirle yüzüne baktım.

"Napıyorsun ya"

Bağırmamla ateş saçarak bağırdı.

"Sen benimsin."

Gözümü kapatıp sabır dilerken derin nefes aldım.

"Bak ikimizde sinirliyiz artık bana bağırmayı kes. Şimdi eve gidiyorum sende eve gidiyorsun. Sakinleştiğin zaman, ki lütfen bir an önce sakinleş o zaman konuşuruz."

Diye arkamı dönüp eve gitmeye yeltenirken elimden tutup tekrar engellemesiyle derin nefes aldım. Artık nefes almam işe dahi yaramıyordu.

"Eve gitmiyorsun. Melis annesini ara bende kalacak falan filan de tamam mı? Annesini hallet sana güveniyorum."

Derken Melis'e şaşkınca yüzüne baktım.

"Saçmalama annem beni mahveder bırak beni!"

Dememle elimi sertçe sıktı.

" Bugün yanımda kalacaksın."

"Kalmayacağım!"

İnada binmiştim.

Melis şaşkınca bizi izlerken Mustafa beni motorsiklet'ine sürüklüyordu.

Elimin kırıldığını hissederken gözlerim doldu.

"Ya ben seninim neden böyle davranıyorsun bana?"

Diye fısıldarken elimi bırakıp kaskı eline aldı. Gözümden yaş damlarken eliyle sildi. İçlenirken ağlamamak için kendimi tutuyordum ama yapamıyordum.

"Zorlama beni."

Derken tekrar göz yaşımı sildi.

"Bu gece yanımda kal. Lütfen."

Derken ağlarken çirkinleşmemi engelleyemeyerek,

"Hala zorluyorsun."

Çattallaşmış sesimle gene fısıldadım.

"Bebeğim. Bana bak."

Diyerek çenemden tutup kafamı kaldırdı.

"Bu gece sana sarılıp uyumak istiyorum. Annene ufak bi yalan söyle hadi. Lütfen sevgilim."

Derken göz yaşlarımı sildim.

"Melis'le eve gitmeme izin ver. Anneme soracağım."

Dememle keyifle güldü.

"Tamam siz otobüse binin ben sizi takip edeceğim."

Melis ilerde bize bakarken yüzümü silerek yanına gittim.

"Bize gidip annemden izin alacağız."

"Emin misin? "

"Lütfen soru sorma, "

Otobüse binip eve giderken derin nefes aldım. Herşey iyi olacak mıydı?

İzin aldım


"Annem izin verdi aşağı geliyoruz."

Mustafa'ya mesaj atıp hızla çantama hangi geceliğimi koyacağımı düşünmeye başladım.

"Beyza, Melis'te zaten kıyafetlerin var boşuna götürme, "

Annem kapıdan seslenirken unutmuş gibi yaptım.

"Ay unutmuşum, neyse bari gömleğimi değiştiriyim bu hoşuma gitmedi."

Diyerek mavi beyaz çizgili gömleğimi hızla giydim. Üstten sıcak olduğu için iki tane düğmesini açarken hızla Melis'in ve annemin yanına gittim. Annemle vedalaşıp aşağı inmemizle ilerde Mustafa bekliyordu.

"Melis şimdi size gidelim. Bir saat falan oyalanalım resim çekilelim bende anneme atayım inansın."

Dememle onayladı.

"Ya aslında bende Ahmet'te mi kalsam? Az önce sizde resim de çekindik. Hadi gel sıra benim annemde,"

Derken gülüşerek Melis gile gittik. Ahmet Melis'in onlarda kalmasını onaylamıştı. Annesi de izin vermişti. Ahmetle buluşmaları için cafe'ye gidecektik şimdi de.

Her zaman ki gibi ara sokaklarda olan kuytu kafelerden birine gelmiştik. Yakalanmak istemediğimiz için sürekli buralara gelirdik. Melis Ahmetin yanına giderken Mustafa'nın motoru park etmesini bekledim.

Yanıma gelip elini belime koyup beni içeri yönlendirmesi ile içeri geçtim. Üst kata çıkarken her zaman ki gibi manzaralı masalarda normal sevgililer gibi oturmak varken kuytu köşede kimsenin görmediği yere oturmuştuk.

Mustafa köşeye geçerken yanına oturdum. Elini hızla belime yerleştirip beni kendine çekerken güldüm. Şu sıcak havada bana yapışmadan duramıyordu.

Kolunu omzuma çıkarırken eğilerek yüzlerimizi birbirine yaklaştırması ile kalp krizi geçirmeye başlamıştım.

"Ee ne içelim?"

Dememle dudaklarını yalayıp birleştirdi. Hafif gülerek bana yaklaşması ile sıcak basıyordu. Dudaklarını gördükçe ateş alıyor gibi oluyordum.

"Ya sıcak olmadı mı?"

Diyerek kollarımı öne doğru gererken tekrar güldü.

Yüzüme yaklaşırken kulağıma,

"Kaçamayacaksın."

Derken bayılacaktım heyecandan, daha öpmemişti bile ama karnımdaki o kasılma ve sıcak basma hissi aşkla harmanlanınca çok tehlikeli oluyordu.
"Anlamadım."

Derken elimle yüzüme rüzgar yaptım. Neden bu kadar utanç basmıştı ki? Yüzü yüzüme iyice yaklaşmışken gözlerimi kapatmıştım bile, beni öpmesini beklerken anlımdaki ıslaklıkla nefes verdim.

Benimle oyun oymuyordu. Gözümü açarken, bana gülerek baktı.

"Başka bi yerden mi öpmemi bekliyordun? Mesela dudağın,"

Son kısmı bastırarak ve fısıldayarak söylemişti. Gözlerimi kapatıp derin nefes alırken ellerimi yüzüme kapattım.

"Demek oyun istiyorsun sevgilim,"

Derken Garson gelmesi ile yüz mesafemizi uzaklaştırdım. Garson'a delice bakıp eliyle beni kendine çekmesi ile gülemeden edemedim. Garsondan bile kıskanıyordu.

Garson'a çilekli gazoz istediğimi söylerken Mustafa'da aynısından istedi. Garson'un gitmesi ile,

"Ben varken sana sipariş söylemek düşüyor mu hiç? Bence o çocuk sana hiç iyi gözle bakmadı."



"Alt tarafı garson lütfen ama,"

Dememle ciddiyetle baktı.

"Sadece benimsin."

Derken bencilliyeti kendini belli etmişti. Hafif yükselip yüzümü yüzüne yaklaştırmamla hızla dikkatini bana verdi.

"Sen beni kıskandın mı?"

Derken sadece dudağıma bakıyordu. Elime boynuna koyarken hafif başını bana eğmesini sağladım. Aramızda 1-2 cm varken dudağına nefesimi üfledim.

Dudağını açmış ve gözleri kapanmıştı. Haline gülerken hızla çenesine uzunca bir ıslak öpücük bıraktım. Bu sefer oyuna gelen o olmuştu. Derin nefes verirken yaptığım şeyden dolayı utanıp kafamı boynuna gömdüm.

Kollarımı boynuna ve göğsüne sararak kafamı yerleştirdim. Ellerini belime yerleştirirken keyifle kokusunu soludum.

"Bu gece bende kalacağını sakın unutma aşkım. Gece uzun çünkü, "

Derken gözlerimi pörtleterek boynuna sindim. Bu bu yaptıklarını gece de yapabilecek misin demek oluyordu.

"Gece uslu duracaksın Mustafa değil mi? Sadece sarılıp uyuyacağız."

Derken boynundan kafamı çıkarttım. Gazozlarımız masada duruyordu. Garson'nun getirişini fark dahi etmemiştim.

"Bana güvenmiyor musun?"

"Güveniyorum ama--"

"Aması yok, bana güveniyorsan soru sorma."

" Tamam."

Diyerek gazozumu elime alıp, pipetini çıkartıp içine koyarak bir yudum aldım. Eli bel çukurumu okşarken gazozun pipetini ona da tutup ağzına verdim. Büyük bi yudum alırken, bende bir yudum aldım.

"Şuan öpüşmüş olduk. "

Derken güldüm.

"Böyle daha masum bence artık hep böyle öpüşelim."

Derken otuz iki diş sırıttım.

"Sana ne diyeceğim ya, öpüşme derken aklıma ne geldi,"

"N'oldu?"

Diye merakla sorarken gazozumu içerken bi an onu izliyordum.

"Bence bu gece Melis'le Ahmet arasında kesin birşeyler olacak."

Diye gülerken göz devirdim.

"O nerden çıktı?"

Dememle güldü.

"Ahmet'in anlattıklarına göre onlar bizden hızlı çıktı."

"Saçmalama ya yatacak halleri yok ya,"

Dememle 'ben bilmem valla' bakışı atıp,

"Yarın sabah gör bak yattık diyecek Melis sana."

"Siz cidden bu konuları böyle konuşuyor musunuz?"

Dememle ciddileşti.

"Siz konuşmuyor musunuz sanki?"

Derken biraz uzaklaşıp yüzümü ona çevirdim.

"Biz Melis'le biz sizden hızlıyız diye bahsetmiyoruz. Genelde çok romantikdi diyoruz. Tabi sizin için aşk değil arzu önemli değil mi?"

Dememle kaşlarını çattı.

"Saçmalama Beyza, ben seni arzuladığım için değil sevdiğim için öpüyorum."

"Sen her sevdiğin kişiyi öpüyor musun Mustafa? "



Dememle gözünü kapatıp derin nefes aldı.

"Aşkım lütfen saptırma konuyu, ben sadece seni seviyorum ve seni öpüyorum. "

"Sadece beni öpmedin sen eski sevgililerini de öptün!"

Diyerek sinirle soludum. Eski sevgililerinin hepsini yolmak istiyordum.

"Eski sevgililerimden banane, onlar eski de kaldı. Artık sadece sen varsın. "

Diyerek yanağımı okşaması ile gözümü kapattım.

"Eski sevgililerini düşününce çıldırıyorum."

"Şş, artık onlardan bahsetme. Neyden bahsedelim biliyor musun? Senin ne kadar güzel olduğundan,"

Derken eli yanağımı okşayarak dudağıma gelmişti. Dudağım üstünde parmakları gezerken filler ve zürafalar tepişmeye başlamıştı bile.

Anlı anlıma değerken iyice fena olmuştum. Aşıktım deliler gibi. Burnu burnuma değerken kafamı hafif yan çevirdim. Dudağını dudağıma sürterken titrekçe nefes verdim.

Üst dudağımı dudakları arasına almasıyla beynime kan gitmiyordu. Esir olmuş gibiydim. Eli ile saçımı okşayıp kafasını bana bastırmasıyla alt dudağı dudaklarım arasına yerleşti.

Öpüşmüyorduk sadece duruyorduk. Dudaklarımız birbirine kenetlenmiş duruyordu. Kalbim deliler gibiydi. Üst dudağımı dişleri arasına almasıyla, dişleri arasından geri çekilerek dudağımı geri aldım.

Kafamdaki elini koltuğa yaslarken hala gözü kapalıydı. Kafasını geriye yaslayıp derin nefes aldı. Elleriyle yüzünü kapatıp boğukça sesler çıkardı.

Elimle gömleğini tutup,

"Mustafa?"

Dememle gözü kapalı duruyordu hala, elleriyle koltuktan destek alıp yüzüme yaklaşması ile hafif geri gittim.

"Bir kere bana izin ver. Bir kere kaçma benden."

Derken kötü görünüyordu. Ondan kaçmıyordum ki, sadece yaptığımız yanlıştı. Üstüme biraz daha gelmesiyle tekrar geriye doğru eğildim.

"Kaçma,"

Biraz daha üstüme yeltenmesiyle biraz daha geriye eğildim. Biraz daha eğilsem koltuğa yatmış olacaktım. Koltuktan destek alıp tekrar üstüme gelmesi ile koltuğa yatmıştım. Dudaklarım arasında dudakları vardı.

"Lütfen, yapma,"

Derken çeneme öpücük bıraktı. Boynuma inerken gözlerim dolmuştu.

"Mustafa yapma,"

Derken sesim incelemişti. Boynuma kafasını gömüp öpücük bırakırken gözümden bir yaş süzüldü.

Kafasını bedenimden kaldırmasıyla hızla geri giderek ondan uzaklaştım. Gözümden akan yaşları silip hızla tokat atmamla şaşkınca bana baktı.

"Lanet olsun! Beyza ben ken--"

"Sus Mustafa! Sakın ama sakın konuşma!"

Diyerek hızla sırt çantamı alıp o kuytu köşeden çıktım. Alt kata inip Melis'le Ahmet'in yanına gitmemle,

"Beyza n'oldu?"

Demesiyle kendimi tutamayıp ağlamaya başladım.

"N'olur gidelim Melis lütfen, "

Dememle ayaklanırken, Mustafa arkamda belirmişti.

"Beyza beni dinle--"

"Melis ben gidiyorum geliyorsan gel,"

Diye hızla kafeden çıktım. Hızla durağa yürürken arkamdan koşarak bana yetişen Melis ile yürümeye devam ettik.

"Noldu kızım birden?"

"Melis ben artık yapamıyorum ben onun ihtiyaç karşılayacağı bir kız değilim."

Diye ağlamaya devam etmemle hızşa kolumdan tutup durdurdu.

"Beyza sana saldırdı mı? Beyza bana cevap ver!"

Demesiyle yüzümü sildim.

"Hayır,"

diyerek burnumu çekmemle derin nefes verdi.

"Noldu ya o zaman?"

"Ya sürekli yakınlaşma çabasında, sürekli yakınlaşmak istiyor. Ben sürekli yiyişip oynaşacağı bir kız değilim. "

Dememle tekrar ağlamaya başladım. Melis bana sarılırken biraz omzunda ağlayıp sakinleşmeye çalıştım.

Artık ağlamam içlenişe dönerken Melis'ten ayrılıp çantamdan peçete çıkartıp burnumu sildim.

"Bu gece ne yapacağız? "

Demesiyle içlendim.

"Bilmiyorum. Ama sen git Ahmet'le kal. Ben kendi başımın çaresine bakarım."

Dememle yüzüme sinirle baktı.

"Saçmalama seni yalnız bırakacak değilim. Aslında eğer sana uygun olursa Ahmet annesi gille villada yaşıyor. Sana da bi oda verir. Birlikte kalırız."

Demesiyle şiddetle reddettim.

"Saçmalama sizin planınızı bozmuş olacağım. "

"Asıl sen saçmalama ben şimdi Ahmet'i arıyorum. "

Demesiyle dil dökmeme rağmen aramış konuşmuştu. Mustafa'nın bu gece oraya gelmemesi şartıyla kalmayı kabul etmiştim.





1 yorum:

  1. Merhaba ben Turan Kayseri'den 175 boy 70 kilo 38 yaşındayım sadece birini alıp çıkacağım buradan daldan dala konan arkadaşlıklar düşünen bayan olmasin aynı şekilde bende sadece bir olsun yalansız olsun bunlar olduktan sonrada saten devamı gelir her konuda kendine güvenen olgun yalansız dürüst vede samimi biriyim maddi beklenti içinde olmayan bayan Arkadaş Lafla değil, yürekle bağlılıktır dostluk. Yalnız anlarda, yalnız olmadığını bilmektir dostluk Kayseri Nevşehir 05523367078

    YanıtlaSil

Âşk-ı Ebedi

Ciğerlerim sadece bir nefes için bana yalvarırken ben koşmaya devam ettim. Babam gireceği toplantı için gerekli olan dosyasını unutmuştu. As...